Salı, Kasım 22, 2011

Niyet etmek!




“Aşk namaz kılmaya benzer;
Niyet ettikten sonra etrafa bakılmaz." 
Elif Şafak


Niyet etmek…

Dünya ne kadar da küçük …

Bir zamanlar gözünüzün görmediği, hani kör olduğunuz o anlarda belki de görmek istemediğiniz şeyler, zamanı gelince bir vesile ile gözünüzün önüne serili verir eğrisiyle doğrusuyla; eski bir duvardan sıvaları ile birlikte düşen tuğlalar gibi pat diye düşüverir önünüze. İnsanlar kendilerini dünyanın en akıllı kişisi olarak gördüğü sürece, yok yok daha doğru bir ifade ile sizi anlamaz, görmez, bilemez kısacası aptal yerine koydukları sürece kendilerini bu rezil duruma düşürür durular. Vah onlara ki durumun rezilliğinin bile farkında değiller.

Her yalanı sineye çeker ve sadece bir zamanlar sevdiğiniz için hoş görü size ağır gelmez. Bir şans bir şans daha, belki bu defa düzelir umudu hep havada kalmaya mahkûm ve her defasında üzülen tek bir kişi vardır. Her şeyi görmesine rağmen, sevgisi her şeyin önünde perde olur sabreder bekler.

Artık anlaşılamadığını anlayınca derin bir suskunluk çaresizliğini içinde taşıyan bir isyan… Oysa karşı tarafın umurunda bile değildir sizin ne çektiğiniz öylesi bencil, öyle egoisttir ki hep almak çabasıdır içgüdülerinin getirisi.

Etraf ta oynayacak arkadaş kalmayınca, çıkarır cebindeki misketlerini, ovar parlatır onlarla oynamaktır niyeti ama bir şeyi hesaba katamaz; zaman aşımına uğramıştır misketler, camları çizik içindedir zamanında ilgilenmediği için içindeki renkler bile solmuştur, oraya buraya vurup hor kullanılmış kırık dökük misketlerdir artık onlar. Bir vuruşta darmadağın olabileceklerinin farkındadırlar da,  birde O fark edebilse… Onun için cansız cam parçalarıdır sadece ne hissedebilirler ki … Öylesine bir oyuncak işte  

Yenileri de var bak pırıl pırıl çizik yok renkler ışıl ışıl…
Söylemeye ne hacet zaten fıldır fıldır gözler mübarek J

İşin aslı böyle değildir elbette bu sadece benzetme laf olsun aklıma geliverdi işte J

Almak için döner, vermeyi aklına bile getirmez. Fütursuzca. Ben der, sen nicesin demez.

Sen nicesin söyle bana.
Sen vermekten bıkmış, usanmış, sıkılmış.

Bağcı üzüm hasadından sonra şarap yapmaya niyetlenmiş amma onların kaliteli bir şarap olması için ne yapmış? Bu ihmale dayanamayan üzümlerin söz hakkı yok mu yani  J Yandaki bağcı daha iyi bakıyor üzümlere J Ne olacak şimdi?  Biri şarabı yudumlarken diğeri sirkeyi şarap niyetine içmeye çalışır. Suç kim de ?

Yaşasın isyankâr üzümler bağ aynı salkım aynı şarap olana dünya daha tatlı J

Kıssadan hisse:

Hey bağcı namaza niyetlendiysen sağa sola bakma!


Geç bunları anam babam geç bunları…  :)

Bu gün sevdiğiniz için ne yaptınız?



Esinti

4 yorum:

  1. canımmm...okurken çok tanıdık geldi bu hikayedekiler :(((( misket ve üzüm benzetmesi de cuk oturmuş...gerçektende bu benzetmeler öyle çok yaşatılıyor ki...ne diyelim allah bizleri böyle kişilerle muhattap etmesin....üzümden anlayan şarabın tadını çıkaran kişilerle karşılaştırsın :)))))))

    YanıtlaSil
  2. Laf ola beri gele cicim dün gece bir film izledim aklıma geldi bunlar:) Çek çekebildiğin yere :)Ne yazıkki haklşısın... Amin:)

    YanıtlaSil
  3. Kaleme kuvvet, dile yürek gerek. Ha bugün ha yarın diye beklemek yok, varsa iki laf kelamımız acilen söylemek gerek…
    Susa susa yaşanmaz, kelimeleri uçurmak gerek… Varsın anlaşılmasın hiçbir cümlemiz, bizim kendimizle konuşmamız gerek.
    Yaza yaza susun, çığlık atmak için sese ne gerek.
    Bir el, bir yürek. Bize sesli kalem gerek. Hadi sessiz sessiz yazın şimdi
    Seslice okuyan biri vardır elbet.

    YanıtlaSil
  4. Tek söz edemem bu sözlerin üzerine :) Teşekkürler Ma can :):)

    YanıtlaSil