Cuma, Ağustos 30, 2013

Bayramımız kutlu olsun


Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil yazısı

30 Ağustos
Konstantin, Yunan kralıydı. Kayzer’in kızkardeşiyle evliydi.

Alman imparatorunun hem eniştesi, hem kuklasıydı. Kayzer ne derse onu yapardı, Kayzer izin vermezse tuvalete bile gidemezdi.

İngilizler baktı ki, bu kuklayla olmuyor, başka kukla buldular. Efendi gibi çekil, tahtını küçük oğlun Aleksandros’a bırak, yoksa hanedanı devirip Venizelos’u başa geçireceğiz dediler.

Konstantin tırstı.
Koltuğu kurtaramıyoruz, bari canımı kurtarayım dedi, kendisi gibi Alman yalakası olan büyük oğlunu yanına aldı, Almanya’ya sığındı.

Aleksandros hayırlı evlattı!
Babasını yolcu etti, tahta geçti.

Lay lay lom bi arkadaştı.
Babası ve abisi varken kral olma ihtimali bulunmadığı için, piyangodan kral olana kadar Yunanistan’a uğramıyor, Oxford’da okuduğu için İngiltere’de yaşıyor, tenis oynuyor, futbol maçlarına gidiyor, otomobil yarıştırıyor, motora biniyor, yelkene biniyor, para saçıyor, kızlarla gününü gün ediyordu.

Kafaya tacı taktılar.
İplerini Venizelos’a verdiler.

Venizelos, İngilizlerle işi bağlamıştı, “takıl bana, seni İzmir’de krallar gibi yaşatıcam” dedi, tuttu kolundan bu kazmayı, İzmir’i işgal ettirdi.Venizelos’un Anadolu’da gözü yoktu, acelesi de yoktu, gözü İstanbul’daydı. Osmanlı paketlendikten sonra, kurşun bile sıkmadan oturduğu İzmir’in ardından, İstanbul’un tapusunu alma niyetindeydi.

Bizim İngiliz kuklası padişah, Mustafa Kemal’e idam fermanı çıkardığında... Öbür kukla Aleksandros, sarayında, sevgili köpeği Fritz’le oynuyordu. 
Bi de maymunu vardı. Moritz.

Maymun Moritz, köpek Fritz’i kıskandı, saldırdı, araya kral girdi, ayırmaya çalıştı, maymun dolmuş iyice tabii, bu saatten sonra kralını tanımam dedi, krala da girişti, kralın yüzü gözü haşat oldu, kan revan... Maymun köpeği öldürdü, askerler de maymunu vurdu.

Ertesi sabah, kralın orası burası iltihaplandı, kan zehirlenmesi olmuştu, ateşi kırka yükseldi, cayır cayır yanıyordu, nane limon kaynatalım bi şeyciğin kalmaz dediler... İzmir’i işgal emrini veren kukla, bağıra bağıra öldü.

Sürgündeki Konstantin, maymuna dua ederek, eskisinden daha güçlü şekilde geri döndü, tahta oturdu. Venizelos bavulu topladı, İngiltere’ye sığındı. İngilizler mecburen üç maymunu oynadı, tahttan indirdikleri Konstantin’in tahta oturmasına ses çıkaramadı. Üstelik, dünya savaşı bitmişti. Almanlar ayvayı yemişti. Artık Konstantin’i de kendi çıkarları için maymuncuk olarak kullanabilirlerdi. Pek beğendiler bu fikirlerini... Şampanya patlattılar.

Gel gör ki, maymun sayesinde tahta dönen Konstantin, maymun iştahlıydı, masada paylaşımı beklemedi, kendini başkomutan ilan etti, mahvoluruz diyen subaylarını dinlemedi, kahraman edasıyla Anadolu’ya saldırdı.

Mustafa Kemal, işte bu ahmakça hamleyi bekliyordu. İzmir ve İstanbul’a yerleşmiş, durarak savunma yapacak olan işgal güçlerini söküp atmak elbette çok zordu. Ancak... Hiç tanımadıkları Ege coğrafyasına yayılan Yunan ordusunu salam gibi dilim dilim doğrayacağını biliyordu. Öyle yaptı.

30 Ağustos budur.

Önce durdurdu, sonra süvarileriyle aralarına girerek, birbirleriyle bağlarını kopardı, sırtı boşta kalan palikarya paniğe kapıldı, İzmir’e doğru kaçmaya başladı. Hoş gelişler ola... 
İttirdi, denize döktü.

Kukla mucidi Winston Churchill, şu tespiti yapmak zorunda kaldı: “Bir maymun çırmığı, İstanbul’u kaybetmemize ve 250 bin insanın ölümüne mal oldu!”
Siz siz olun...
Yurtta sulh cihanda sulh’un kıymetini bilin, “kukla”lara itibar etmeyin, aman diim, devlet katında “maymun” barındırmayın!