Kendini görmek belki de bu denli bağlayıcı olan , ben hala kendi kendime şaşırırken Seksenler dizisi dolu dizgin O günleri hafızalarımızda tazeliyor işte. 12 Eylül döneminde orta okuldaydım ve o günleri sıcacık komşuluk ilişkilerini, mahallede oynanan oyunları ve nasıl eğlendiğimizi hatırlıyorum da şimdilerde çocukların apartmanlarda geçen hayatına hayıflanıyorum. Öğretmenliğimin ilk yıllarında benden eğitimi dersinde ip atlamayı bilmeyen öğrencilerimi görünce farkına vardığım bir yoksunluk bu. Her salı sıcacık bir özlemle içime doluyor.
İşin garibi o yılları bilmeyen gençlerin de bu diziyi çok sevmeleri. Kaliteli oyunculuk müthiş mimik ve jestler, şarkılar ve o günleri hatırlatan giysiler dekorlar her yaşa hitap eden bir dizi oldu Seksenler.
Hatırlıyorum da annemin pano desenli eteği sulu bir elbisesi vardı ve ben ilk dikiş deneyimimi annemler evde yokken eskimiş diye düşündüğüm o elbiseyle yapmış ve parmağımı da elbiseye dikmek becerisini göstermiştim:) Dizide ona benzer elbiseleri gördükçe acaba parmağımı dikmeseydim anneciğim elbisesine yaptıklarım için kızar mıyıdı diye düşünüyorum :) Kesinlikle kızardı :) Son bölümde yazılan o dilek mektupları; nasılda safca inanıp defalarca yazdım o mektuplardan :) O zamanlar fotokopimi var otur yaz hababam :)
Pastahane de glase pastaları bile görünce gülüyorum hala özel günlerimde glase pasta alırım hala...
Sonra dayımın Almanya dan getirdiği sarı saçlı bebeğim :) sokaklarda arabasına koyup gezdirdiğim kuaföre bile beraber gittiğim ve önce onun saçlarının taranması sonra benim saçlarımın yapılması:))) Gerçi sonrada o bebeğin başına gelmeyen kalmadı sayemde de :) elbiseler dikildi o na süslendi püslendi bir gün makyaj yapmak istemiştim güzelim sarı saçlıma, annemin makyaj malzemelerine dokunmam yasak diye gazlı kalemlerle boyamıştım yüzünü :))) sonra da silememiş bıcakla kazımaya kalmıştım kaşlarına kadar uzanan göz makyajını:) hala o izlerle duruyor dolabımın üzerinde :)
Susmalıyım artık hatıralar birer birer canlandı, bitmez tükenmez sıcacık tebessümlerle hatırlanan o zamanlar....
Sabaha kadar yazcağım var ama bitmez ki anılar:) gelelim sadede bu gün Ankara da idi oyuncular ve Gazi üniversitesinin salonu öyle doluydu ki bir kez daha gurur duydum gençlerimizle. Yakın tarihimize böylesi güzel bir ilgi böyle dizilerle; okumamış, yaşamamış olsalarda , merakla öğrenmek istemeli o güzelim sohbetleri çok hoştu hemde çok.
Rasim Öztekin, Ceyhun Fersoy, Şoray Uzun ve Serhat Kılıç
bu güzel gün için teşekürler :)
Ceyhun Fersoy & Efecan ( Oğluşum)
Bu güzel gün için Gazi Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Süleyman Büyükberber' e
Teşekkürler
Sırayla: Ceyhun Fersoy, Serhat Kılıç,
Prof. Dr. Süleyman Büyükberber, Rasim Öztekin,
Efecan Dinçelli, Şoray Uzun . Prof. Dr. Mehmet Türker
Esintim hakikaten şahane bir dizi. İnsan geçmişini hatırlamaktan hoşlanıyor..efecan dalyan gibi maşallah allahcc şansını bahtını güzel eylesin.Sevgilerimle..
YanıtlaSilAmin sevili Vuslat ım:)
YanıtlaSilDizi gerçekten güzel hemde gercekler (içini acıtsa da o günler) eğrisiyle doğrusuyla şimdi çok daha iyi algıladığımız gerçekler...