Cuma, Temmuz 26, 2013

Zamanı kullanmak



"Her sabah hesabınıza 86.400 TL yatıran bir banka düşünün. Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta serbestsiniz. Parayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Oyunun sadece tek bir koşulu var: harcamayı başaramadığınız meblağ ertesi güne devretmez, akşam hesabınızdan geri çekilir ve bu paranın hiçbir bölümünü ne sebeple olursa olsun saklayamazsınız. Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86.400 TL bulacaksınız. Nasıl keyifli değil mi? Farkında olsanız da olmasanız da aslında hepimizin böyle bir bankası var. Adı ''ZAMAN" Her sabah 86.400 SANiYE hesabınıza yatıyor ve o gün daha fazlasını asla harcayamıyorsunuz. Kullanamadığınız kısım ise akıp gidiyor ve hesabınızdan siliniyor, hiç devretmiyor. Her gün size yeni bir hesap açılıyor,her akşam günün bakiyesi siliniyor. Eğer günlük hesabınızı kullanmadıysanız, bu zarar sizindir, geriye dönüş yok, yarından avans çekmek yok.. Bugünü, bugünkü hesaptan yaşamalısınız..."


Cumartesi, Temmuz 06, 2013

Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır



İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya
atmış şöyle ki;

"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan
güvenini artırır."


Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve
zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:


Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark
edemezler.


Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir.


Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini
görüp anlamaktan da acizdirler.


Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz
insanlar, niteliksizliklerinin  farkına varmaya başlarlar.


Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test
yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...
Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin
“kendilerine güvenleri” müthişti.

 Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri;
hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine
inandıkları" ortaya çıktı.

Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise
“en alçak gönüllü” deneklerdi;
soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini
düşünüyorlardı.

Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger
Sendromu'nun metni yazıldı:

“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi,
kendini ve yaptıklarını övmekten,
her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip
olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! 

Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki
açıdan müthiş bir itici güç
oluşturur.

‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.

Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde
daha hızlı yükselirler…

Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma
hayatında ‘fazla alçakgönüllü'  davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden  talip olmaz, kıymetlerinin
bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini
daha da geriye çekerler...

Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile
suçlanırlar..."
N'olur fazla mütevazi olmayın!...

"Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu
satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...

Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de,
Nobel yerine Harvard
Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil

olmamalarıydı".
Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand
Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:

“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların
küstahça kendilerinden emin 
olmalarıdır.”

Kaynak: Bunları Biliyor muydunuz