Pazartesi, Haziran 06, 2011

Doğumdan sonra hayat var mı?



Karanlıktaymışlar. İki embriyo, bir ana rahminde... Her şeyden
habersiz bekleşiyorlarmış, sudan bir beşiğin içinde... Sarılıp birbirlerine, karanlıkta uyumuşlar öylece...



Haftalar geçmiş, ikizler gelişmiş. Elleri, ayakları belirginleşmiş. Gözleri çıktıkça meydana, ikisi de çevrede olup biteni fark etmiş... Ne rahat, ne güvenli bir dünyaymış bu... Sıcak, ıslak, sevgi dolu... "Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki" demişler, "...bize ne mutlu..."

Gel zaman git zaman, çevreyi keşfe girişmişler. Bu karanlık dünyayı
ve hayatın kaynağını deşmişler. Onları besleyip büyüten kordonu
fark edince O kordonla kendilerini var eden Anne'lerine şükretmişler. Sonra başlamış bir varoluş tartışması: "Buraya nereden geldik, biz nasıl olduk" diye sormuş ikizler... "Annemiz"
demiş biri, "O bizi var etti, bize can verdi." "Ne biliyorsun" diye
itiraz etmiş öteki, "Sen hiç Anneni görmedin ki...":
"Belki de o sadece zihnimizdedir. Anne inancı bizi rahatlattığı için
uydurduğumuz bir şeydir."

Süredursun ana rahmindeki tartışma, ikizler büyüyüp gelişmişler.
Rahme sığmaz olup tekmeleşmişler. Artık parmakları ve kulakları
varmış kerataların... Büyüdükçe anlamışlar ki, yolun sonu yakın...
Gün gelecek, bu güzelim hayat bitecek; Karanlık bir yolculuk,
onları bir başka diyara çekecek.

"- Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz" diye fısıldamış
ikizlerden biri efkârla...
 "- Ben gitmek istemiyorum" diye diretmiş öteki; "doyamadım ki daha
hayata..." "- Ama mukadderat alnına yazılandır; dua et, belki
doğumdan sonra hayat vardır." Sormuş karamsar olan: "- Bir gün bize
hayat veren kordon kesilecek. Ondan sonra başımıza neler gelecek?"
 şiirle cevaplamış iyimser olan: "Birçok giden/ memnun ki yerinden/
çok seneler geçti/ dönen yok seferinden..." Ve günlerden bir gün,
yer sarsılmış, duvarlar kasılmış. Dayanılmaz sancılarla ikizler
beklenen günün geldiğini anlamış. Buruşuk kollarıyla birbirlerine
son kez sarılıp vedalaşmışlar. Ve "ömrümüz bitti" diye çığlık
çığlığa ağlaşmışlar. Azrail sandıkları bir el kesmiş onları hayata
bağlayan kordonu, Ağlaya ağlaya karanlık bir koridordan öbür hayata
çıkmışlar.


Can Dündar

5 yorum:

  1. Ağlaya ağlaya bir koridordan geçiş... alt üst olmuş yaşam ölüm sanılan doğumdur bizim tabirimizle. Bütün mesele bir adım atabilmekte galiba. Yine güzel bir seçim yine manidar bir hikaye. Teşekkürler Esinti

    YanıtlaSil
  2. doğumdan sonra ki hayat pek bi acımaz...ikizler daha dünyaya gelirken hissetmiş olmalı ki ağlamaları bu yüzden olsa gerek :(((((

    beni bi tuhaf ettin be esin.. :(

    YanıtlaSil
  3. Teşekkürler Kandil yine harika bir tespit :) Hayatta hiç bir şey göründüğü gibi değil farkı farkedenler bizede ilham kaynağı oluyor.

    YanıtlaSil
  4. Ölüm mü doğummu bunu bilsek hiç bir şey acı gelmez herhalde. Bir yol ayrımı gibi seçimlerin seni bir yerlere götürecek ve yaşayacaksın yaşanması gereken ne varsa:) Teşekkürler cicim teşekkürler

    YanıtlaSil
  5. Her son bir başlangıçtır derler ya acaba diyorum ben acaba?

    YanıtlaSil