Perşembe, Şubat 17, 2011

Vuslatı Senin Gözlerinde Yaşamak İçin





İmkânsızlığı yokluğun zindanda asıp
Vuslatı senin yüreğinde yaşamaya geliyorum… "







Sana geliyorum umut tarlalarına " sevdamızın " güneşini ekerek. Vuslat kelimelerini tozlu raflardan indirip sana geliyorum. Biliyorum, avuçlarında hasretin alazları yanıyor… Külleniyor vuslatın kelimeleri yüreğinde.. Bekle beni, avuç içlerindeki kör olası yangınları ıslak kirpiklerimle söndürmeye geliyorum. Yürüyorum zifiri uçurumları aşarak. Gözlerin " gelecek diye " perdelerin arasında gözyaşıyla ıslanmasın. Ben karanfillerin gülümsediği kuşluk vaktinde saçlarına süzüleceğim. Haydi, saat çoktan gece yarısını geçmiş olmalı oralarda..Uyutamasan da hasreti, ne olur gözlerini kapa yıldızlara.. Ben gelirken, yüzündeki hüzün bulutlarını topla göğünden ve uykuya dalmış " vuslat " türkülerini kaldır kirpiklerinden…


Umut fakiri sevdamla kana kana gülüşlerini avuçlarından içmeye geliyorum. Uykular haram sana kavuşana kadar. Geldiğimde bir tutsam ellerini, bir öpsem yüreğini goncalar tebessüm edecek toprağın altından… Güller dökülecek yıldızların avuçlarından..Ah bir sarılsam sana..Rüzgar bile kıskanırdı kavuşmamızı..Sana geliyorum. Leyla sına ağlamaklı Mecnun yoldaşım, Aslı sına kavuşması prangalı Ferhat ise arkadaşım oldu bu yolculukta. Biliyorum zaman akmıyor takvimlerin belinden… Saatler gece yarısını çoktan geçse de uzanamıyorsun yatağına..Hissediyorum bana kavuşmadan yatağına sanki çiviler serpiştirilmiş..Haydi, kapat perdelerini..Süzülmesin gözlerinden yanağına doğru ıslak nehirlerin..Mahpusa düşmesin sevda kokan kelimelerin..Bekle beni, geldiğimde cebinde biriktirdiğin gözyaşlarını yüreğimde kurutacağım. Doya doya sarılıp gözlerinde baharları soluyacağım.


Sana geliyorum yetim çocukların düşlerini sırtıma yüklenerek. Aşındırıyorum vuslat kaldırımlarını..Karanlığı eze eze sana koşuyorum. Aldırma ellerimin titremesine. Kolay mı gözlerindeki solduğum " hayali " Cenneti nefesinde hissetmek? Kolay mı ellerine sürülmüş bahar kokusunu doyasıya içime çekmek? Kolay değil elbet..Kelimeler anlatamıyor içimde büyüyen heyecanı..Of dizlerim titriyor yine.. Ter basıyor alnımı..Yıllar haince güneşini vursalar da , gülen yüzünü soldursa da acılar ne olur ağlama ne olur..Sabır elbisesini giyin üzerine..Umutlarını kanatlandır karanlık gökyüzüne..Ben senin için yollardayım..Azığım gülüşün , katığım acıların olmuşken biraz daha dayan gül yüreklim..Geldiğimde " vuslat " ateşiyle küllendireceğim arsız sancılarını..Ben sökeceğim takvimlerde asılı kalmış gözyaşlarını..Ne olur taş kundaklarda uyut hasretini..Ne olur silme ıslak kirpiklerini..Ben o ıslak yüreğini " sıcak umutlarımla" sileceğim..


Yürüyorum karlı dağları birer birer aşarak. Yorulsam bir an, buğulu bakışlarında " sağır akşamları " senin yanında karşılamanın huzuruyla dinleniyorum..Of serçe edalı bulutların koynunda yürür gibi sana koşuyorum. Bazen yolunu kaybetmiş yağmur yüklü bulutlar " vuslatın " kentini soruyor bana… Bende peşimden gelmelerini söylüyorum.. Göğünü yitirmiş kuşları peşime takıp hep birlikte sana geliyoruz..


Sana geliyorken yokluğunu küllendirdim aldığım her nefeste..Hayalimde gözlerini kaç kez öptüm..Kaç kez gül bahçelerinden çiçekleri çaldım....Sana geliyorum utangaç ve mahcup bir çocuğun düşlerini yüreğine sermek için. Gelirken, kaç kez pusulara düştüm. Hor görüldüm karanlıklarda... Öyle zifiri idi öyle katransıydı ki geceler, bastığım her adımda Yusuf un kör kuyuları sandım. Lokma lokma acılarını sundular boğazıma… Ne olur üzülme sen.. Gecelerde yakılsa da bedenim ne olur ağlama sen… Küllerimden saçlarına gülleri motifleyeceğim.Denizlerin dibindeki incileri yüreğine dizeceğim..Biraz daha sabret uykusuzluğa ve bu vuslat kokan yalnızlığa.


Uçurum kenarında toprağa kökleriyle delice tutunmuş "umut çiçeklerini " yüreğimle toplamaya geliyorum. Başını dayayıp bir çocuk gibi utanmadan ağlayabileceğin " omuz " olmaya geliyorum.Dilimde Şehrayin türkülerini yakıp kaldırımları aşıyorum… Bil ki, bu yolculuk " vuslata " gebe.. Bu yolculuğun sonunda ya karanlıklarına yıldızları dizeceğim ya da saçlarına baharları işleyeceğim… Bu mahpusluk, bu hasret bitecek elbet..Kangren gecelerin yokluğumda islenmeden, ak alınlı günlerin karanlığa bürünmeden kelebeklerin sırtından avuçlarına düşeceğim bir çiğ tanesi gibi..


" Sana geliyorum gül yüreklim
Vuslatı senin gözlerinde yaşamak için.
Uçurumları aşıyorum
Gözlerinde " hayali " Cenneti solumak için."

10 yorum:

  1. Yağmur yüklü bulutlara kılavuzluk eden ebabiller uçuşuyor gökyüzünde gitmelerin yönü belli olmuş :) Tek Kelime ile Muhteşem

    YanıtlaSil
  2. Son paragrafa geldiğimde pes dedim pess
    okurken tango vardı kulaklarımda kelimeler dans ediyordu önümde... tek kelime muhteşem bir danstı teşekkürler hocam
    "Bil ki, bu yolculuk " vuslata " gebe.. "

    YanıtlaSil
  3. Böyle naif böyle nezaket içinde salınmış kelimeler Işık saçtınız yine sağolun Kandil:)

    YanıtlaSil
  4. Ben de teşekkür ederim hocam :) Ruyaların hulyalı dansı bu yazı:) güzel yazmış yazan :) En çok ta yazdıranadır tebriklerim Bize uzak olsada bir yerlerde var demekki bu duygu:) Ben bi kör kuyuya bakıp geleyim:):)

    YanıtlaSil
  5. Sayfada bir şey olmadığına göre o kuyu gerçekten kör olmuş hocam:) Alemsin ya beni bunca iş arasında güldürdün ya :) teşekkürler

    YanıtlaSil
  6. Kör kuyuyalrda ses iyi yankılanıyor ama :) bu akustik muhteşem:) Ben teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  7. biri beni kendime getirsinnnn....allahım bu nasıl bir anlatım ...insan kendini bu kadar mı adar yazıya....

    YanıtlaSil
  8. Adanacak biri varsa adanıyor işte demekki buymuş :) oku cicim oku az evvel seslendirdim sana hediye ederim belki:):) belki ama :)

    YanıtlaSil
  9. "Rüzgar bile kıskanırdı kavuşmamızı.." Burayı okurken aklıma Annabel Lee geldi :
    "Bir gece bulutunun rüzgarından üşüdü gitti Annabel Lee"... "Gökyüzünde uçuşan melekler bile kıskanırdı bizi." Harika bir yazı..

    YanıtlaSil
  10. Ben de sayenizde şöyle bir gezindim sitede neler paylaşılmış katılıyorum size harika...

    YanıtlaSil